Bir parça hüzün bıraktım bugün Dolunay’a
O da,
Bir daha ki gelişinde “neşe” getireceğine söz verdi.
Bir de öğüt ekledi;
“Başkaları ne söyler” i takmadığını, böyle yaşamadığını biliyorum ben, ama kendi değerlerinden ötürü yapmıyorsan yapmadıklarını yapmamaya devam et…
Kendi değerlerin için yapmadıklarına da “başkaları” hep bir şey söylemeye devam edecekler.
İnsanlar hep bir şeyler söylemeyi severler.
Sende seviyorsun.
Dalgalar bak, kıyı ne kadar şikayet ederse etsin, çarpmaya devam ederler.
Sen söyleme.
Ama
Çarpmaktan da korkma!
Seni senden daha iyi bilen, sana senden daha çok inanan bir başka kimse yok şu kainatta.
Senin değerlerine saygı gösterende çok nadiren.
Ve ekledi;
Gün ortasında sana göz kırpabiliyorsam, güneşime yaklaşabilğimden,
Yüzünü güneşine dön ve….
Aklının yetişemediği yerde kimseyi değil, güneşini dinle…
A. Tamakan
Keyifli bir dolunay serisi oldu, yüreğine sağlık.
Teşekkürler. Evet, sanırım fazlaca seviyorum dolunayı. Bir şeyleri toparlamak için önce dağıtmak gerekiyor sanırım. Ve bu yüzdende Dolunay’ın dağıtmasını seviyorum.
O vakit şunun satırlarını yazmalıyım, bu da ilk taslak olsun
Adamın beş hali
Yalın, yalın
Ve üç yalın hal daha…
Kadının çok hali
İlk dördün
Son dördün
Boş ay
Yarım ay
Dolunay
Bir dolu ay…
Sevdim:) Ama en çok “bir dolu ay” oluşunu sevdim. Kaleminize sağlık.