Ne kadar yol gitttiğimi yada
ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum.
Neden geldiğimi de hatırlamıyorum üstelik,
öylesine unuttum kendimi vardığım yerde.
Kendi kuytularımda gezdiğim
yerden çok uzaklarda bir yerdeyim.
Lime lime ediyorum geçtiğim her bir sokağı,
her sokakta dağınık bir gökyüzü.
Kan rengi gökyüzünden
gül yapraklarından bir fırtına kopuyor
ölümün gözleri kadar mavi.
Rüzgarın melodisi de yabancı,
çarpıp duruyor kaldırım kenarlarına.
Ne fırtına diniyor, ne ben yolu bulabiliyorum,
ne güneş doğuyor, ne de Ay batıyor.
Sıcak bir ayaz çökmüş şehre,
dağıldıkça toplanıyor bulutlar.
Birdenbire susuyor zaman,
zamanla birlikte yürüyoruz
birlikte, elele
bizi takip ediyor takvimler,
kovalıyor akrep yelkovanı,
geri dönüşü olmadan yağıyor zaman üzerime
gök yağmur topluyor durmadan…
Sonu olmayan yola atmak kendini
yada yolun sonundan başlamak…
A. Tamakan
Zamanın üstüne yazılmış ve gönderilmiş bir telgraf gibi okudum bu yazıyı,yazılanı okuyana kadar benimde haberim yoktu,yüreğinize sağlık Aylin hanım.
Teşekkür ederim, böylr hisseterebilmişsem ne mutlu bana 🙂
Ölümün gözlerine renk gelmiş. 🙂 Belki de hep yanlış yerden bakmışızdır. Bir yerden başlamak gerek belki de yolun sonundan…
Kaleminize sağlık.
Teşekkür ederim. 🙂 Evet belki de böyle denemeli bir kerede. Yolun sonundan başlayarak, ne kaybederiz ki🙂
Yine keyifle okuduğum cümleler, gönlünüze sağlık 🙏
Çok teşekkür ederim🙂🙏🏻🙏🏻