Gece gelmek bilmedi,
güneşte gitmek.
Sis duvarları örmüş örümcekler camlara
duvarlarda zamanın gölgesi,
kovalıyor sanki peşim sıra
küçük bir çocuk gibi yapışıyor eteklerime.
Kalemi bastıra bastıra yazsam
kalır mı ki izi cümlelerimin?
Aklımın bıraktığı izleri silebilir miyim
ya da duvarların dilini kesebilir miyim?
Kağıdın altını üstüne getiriyorum
hüzünleri bir bir saçıyorum ortalığa
tepe taklak düşüyor yine kelimeler,
bardaktan boşalırcasına dökülüyor düşüncelerim
sürüler halinde koşuyor yine
cennette ki ateş dolu ırmaklarda yakıyorum.
Sindire sindire tadıyorum anılarımı, acılarımı
tadı damağıma yapışsın istiyorum
kalsın orada öylece,
bir bir sevip öpüp kokluyorum…
Gökyüzüne savuruyorum tohumları
gövdemle sarılıyorum gününe gecesine
alabildiğine geniş alabildiğine derin
kemiklerim kırılasıya…
Şimdi uzun bir yolculuğa çıkıyorum
sonun başlangıcından,
toprağa dokunup derin bir nefes alıyorum
iyice ruhuma, benliğime dolduruyorum
kızıl siyah havasını.
Kendimi bulduğum kendim olduğum
kendime koştuğum bu yerden çift başlı
ama dimdik süzülüyorum…
Ay’lin Tamakan
Çok güzeldi yine, içime güzellik kattı, gönlünüze sağlık 🙏 💖
Çok teşekkür ederim😊Ne mutlu bana da beğendiyseniz🙏🏻🥰🥰
Okurken çok keyif aldım,yüreğinize sağlık Aylin hanım.
Çok teşekkür ederim:) Keyfiniz daim olsun. 🙂
Bardaktan boşalırcasına yazdığın kesin. Ve kesin hepsi iz bırakır. Çok güzel yazıyorsunuz.👍😊💞
Çok ama çok teşekkür ederim🙏🏻😘😘