A veces no say consciente
de como voy siguiendo la lluvia para llegar
hacia las profundidades del bosque.
El bosque rojo silencioso
en sus rincones remotos me pierdo todo el tiempo.
Sus arboles ondulan levemente
su pulso corre en sus ramas
sus hojas se aprietan entre el tronco y las ramitas.
Hiedras vigorosas
circundan primero los valles luego mi lengua
sus raices se aferran a mi tuetano
presionandome a traves de cada una de mis celdas.
Voy tras de la lluvia, la lluvia va tras de mi
con caricias silenciosas
llegan al suelo en pequenas golondrinas.
El suelo con sus grietas ahogandose
con su untuosidad volviendose grisacea
succiona el nectar gota a gota…
Si alguna vez tocas la lluvia
se produciria una chispa rojiza, las gotas se dispersaran.
Si alguna vez tocas el suelo
su techo se fracturara y explotara despues de convertirse en un
volcan.
Mientras esta en llamas fuera de la lluvia
los gritos humean desde la chimenea del bosque…
Aylin Tamakan
(Elisabetta Bagli ve Fernando Val Garijo’ ya teşekkürkerimle…)
Bazen yağmurun peşine takılıp
ormanın derinliklerine doğru
geldiğimi farketmiyorum.
Kuytularında hep kaybolduğum
sessiz, kızıl bir orman.
Ağaçları hafif dalgalı
nabzı dallarında
dallarla gövde arasında sıkışmış yaprakları.
Arsız sarmaşıklar
önce vadileri sonra dilimi sarıyor
kökleri iliklerime dayanmış
her bir hücremden sıkıştırıyor.
Ben yağmurun peşinde yağmur benim
sessiz dokunuşlarla
yudum yudum varıyor toprağa.
Çatlakları boğulan
kayganlığı boza dönen toprak
damla damla emiyor kevseri…
Yağmura dokunsan
kızılca kıvılcım kopacak damlalar saçılacak.
Toprağa dokunsan
çatısı çatlayacak volkan olup patlayacak.
Harlandıkça yağmurdan
bacasından çığlıklar tütüyor ormanın…
Aylin TAMAKAN

bravo! 🦋
🙏🏻🖤♥️
👍💎❤️💎❤️💎
😘😘🦋